AKRAN ZORBALIĞI
Vita Psikolojik Danışmanlık Merkezi olarak bu haftaki yazımızda stajyerimiz Buse Şen’in hazırladığı ” Akran Zorbalığı ” ndan bahsedeceğiz.
Çocukların sosyalleşme süreci okul öncesi dönemde başlayarak çocuğun diğerleriyle olan olumlu ve olumsuz iletişimini etkilemektedir. Okul öncesi dönemden başlayarak çocuğun hayatına etki eden akranlar, kişinin sosyal beceriler kazanmasına ve topluma adapte olmasına yardımcı olurlar.
Akranlarıyla işbirliği içinde olan, destekleyici akran çevresine sahip çocuk sağlıklı kişiler arası ilişkiler kurarak problem çözme, sorunlarla başa çıkma gibi olumlu kişilik özellikleri geliştirir. Bunun yanı sıra çocuk etkileşim içinde olduğu akranları tarafından zorba davranışlara maruz kalabilir. Zorbalık kasıtlı olarak yapılan, taraflar arası güç dengesizliğinin olduğu, süreklilik taşıyan saldırgan davranışlardır. Zorbalık sadece vurma, itme, saç çekme gibi fiziksel davranışlardan oluşmaz. Kişiyi küçük düşürme, hakkında dedikodu çıkarma, oyunlara ya da yapılan aktivitelere almayıp dışlama gibi davranışlar duygusal/psikolojik zorbalık olarak adlandırılır. Tehdit etmek, alay etmek, hakaret içeren sözler söylemek sözel zorbalığa ait davranışlardır.
Sanal Zorbalık
Teknoloji çağının getirisi olan sanal zorbalık ise kişinin fotoğraflarını, şifresini çalma, sahte hesaplarla bireyi rahatsız etme gibi davranışlarla açıklanabilir. Zorbalık her yaş döneminde görülen bir sorundur ancak ilkokul ve lise yıllarını kapsayan 7-15 yaş grubu en sık görülen aralıktır. Zorbalığın yapılma sıklığı cinsiyete göre farklılaşmamaktadır. Yapılan zorbalığın türünün cinsiyete göre farklılaştığı söylenebilir. Erkekler daha çok fiziksel zorbalığa başvururken, kadınlar daha çok duygusal/psikolojik zorbalığı tercih etmektedir.
Çocuğun zorbalığa maruz kaldığını nasıl anlarız ?
Zorbalığa maruz kalan çocuk bu durumu ailesinden gizleyebilir. Bu yüzden ailenin çocuğun zorbalığa maruz kaldığını gösteren belirtilere karşı dikkatli olması, bu belirtileri okuyabilmesi oldukça önemlidir. Eğer çocuğun vücudunda nedenini açıklayamadığı morluklar, çizikler varsa, kendine ait eşyalarında eksilmeler kayıplar oluyorsa, evden okula ya da okuldan eve dönüş yolunda korktuğunu belirtiyorsa ya da var olan yolunu değiştiriyorsa, okula gitmek istemediğini ya da okula onu sizin götürmenizi istediğini belirtiyorsa, okul başarısında herhangi bir düşüş varsa, daha önce ona yettiği halde nedenini belirtmeden sizden ek para istiyorsa ya da çalmaya teşebbüs ediyorsa, arkadaşlarıyla oynamaktan kaçınıyor yalnız kalmayı tercih ediyorsa zorbalığa maruz kalıyor olabilir. Çocuğun içine kapanık, kaygılı davranışlar sergilemesi de zorbalığa uğradığına dair bir işaret olarak ele alınmalıdır. Bazen bu belirtiler hastalık olarak da kendini gösterebilir.
Örneğin çocuğun tarif edemediği baş, mide ağrıları varsa uyku veya yeme problemleri çekiyorsa ailenin zorbalığa uğradığı ihtimalini dikkate alması gerekmektedir. Tabi ki tek bir belirti bunun varlığını kanıtlamaz özellikle okulda çocukla iç içe olan öğretmeninin ve evde ailenin çocukta meydana gelen davranış değişikliklerini çok iyi gözlemesi gerekmektedir.
Zorbalığın çocuk üzerindeki etkileri nelerdir ?
Akran Zorbalığı ‘nın derecesi ne olursa olsun çocuğun hayatını ve geleceğini olumsuz yönde etkilemektedir. Örneğin basitmiş gibi görünmesine rağmen İngilizce dersinde telaffuzu ile dalga geçilen ya da herhangi bir derste yaptığı ödev arkadaşları tarafından küçümsenen çocuk o derse ilgisi olsa dahi bunu kaybedebilir. Zorbalığa uğramış bazı çocuklarda yatağını ıslatma, altına kaçırma gibi davranışlar da görülmektedir. Çocuğun işlevselliğinin kısıtlanmasına yol açan zorbalık çocuklarda düşük öz saygı, depresyon, anksiyete ve kendine zarar verici düşünceler şeklinde kendini gösterebilir. Aynı zamanda dışlanan, yalnız kalan çocuk zayıf sosyal ilişkiler geliştirebilir, öfke ve saldırganlık gibi davranışları ortaya çıkabilir.
Türkiye’de Akran Zorbalığı
Ülkemizde bu konuyla ilgili geniş çaplı bir araştırma henüz yapılmamıştır. Ancak bölgesel olarak gerçekleştirilen çalışmaların sonuçları literatürdekilerle benzerlik göstermektedir. Zorba olarak adlandırılan gençlerin içinde büyüdükleri çevreden etkilendikleri ve saldırgan davranışlarının oluşmasına maruz kaldıkları ortamın büyük bir etkisi olduğu düşünülmektedir. Şiddet davranışlarının ve ebeveyn ihmallerinin yaygın olarak görüldüğü düşük sosyoekonomik çevrede yetişen çocuğun zorba davranışlar gösterme olasılığı artmaktadır.
İzmir ilinin Kadifekale, Tepecik, Kiraz, Karabağlar, Kınık, Aktepe gibi düşük sosyoekonomik bölgelerinde yaşayan çocuk ve ergenlerin daha fazla risk altında olduğunu söyleyebiliriz. Yine İzmir’in aşırı göç alan ve kültürel olarak çok katmanlı bir yapıya sahip olan Torbalı gibi ilçeleri dil, ırk, sosyal sınıf, etnik grup gibi baskın olan sosyal grupların zorbalık davranışını gerçekleştirmesine ortam hazırlamaktadır. Bu etkenlerin varlığı zorbalığın kesin olarak ortaya çıkacağını göstermese de zorbalığın önemli bir yordayıcısı olduğu söylenebilir. Yine zorbalığa maruz kalmış gençlerde görülen kendine zarar verme, intihar etme eğilimleri İzmir’in intihar oranı en yüksek ilçesi olan Torbalı’nın önleme ve müdahale çalışmaları için öncelik verilmesi gereken bir bölge olduğunu göstermektedir.
Zorbalığa maruz kalmış çocuklara nasıl yardım edilebilir ?
Zorbalığın oluşmasını önlemek için özellikle küçük yaştaki çocuklara empati geliştirebilecekleri, arkadaşlık ilişkilerini iyileştirebilecekleri projeler uygulanabilir. Ancak çocuk zorbalığa maruz kalmışsa ve aile bunu fark etmişse çocuk için en doğru müdahale psikolojik yardım alması olacaktır. Psikolojik müdahale hem zorbalığa uğradığını ifade edemeyen çocukların kendilerini açmalarına yardımcı olur hem de düşük öz saygı, depresyon, anksiyete geliştiren çocuklara profesyonel bir destek sağlar. Mağdur çocuk ihtiyacı olan destek ve tedaviyi alanında uzman bir psikologdan sağlamalıdır. Ancak unutulmamalı ki var olan zorbalığın tedavi uygulanırken devam etme durumu çocuğun tedavisinin olumlu sonuçlanmasını engelleyecek veya geciktirecektir. Bu yüzden okulda var olan zorbalığı önlemeye yönelik yapılan müdahale ve çalışmalar çocuğa uygulanan bireysel terapi kadar önemlidir.